Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini üstlendiği 1999-2004 yılları arasında, kentin geleceğe dönük önemli kazanımlar elde etmesi adına büyük gayret sarf eden ve hayata geçirdiği tüm projelerde ekip çalışması ruhunu benimseyen Erdoğan Bilenser, özellikle “Bursaray’ı kente kazandıran Başkan” olarak anılıyor.
Görev yaptığı dönemde kent sorunlarının çözümü noktasında önemli çalışmalar yapan, kültür-sanat etkinliklerinin halka ulaşması adına örnek adımlar atan Bilenser, belediye yönetiminde “Önce İnsan” prensibine her zaman değer verdi.
Elde ettiği başarıların ve bu başarıları taçlandıran çeşitli ödüllerin ardından yeniden aday olmadan görevini ekibiyle birlikte bırakarak, profesyonel iş hayatına geri dönen Bilenser, 2004 yılından bu yana sektördeki faaliyetlerine devam ediyor.
Bilenser, bu yıl 41. yılını kutlayan Barışçı Ajans’ın yanı sıra 30 yıllık tecrübeye sahip olan ve 2016’daki yeni yatırımlarıyla ambalaj-kutu işine de giren Rota Ofset’i yönetiyor. Bilenser, Rota Ofset’in bu yatırımıyla sadece Bursa’ya değil, bölgeye de hizmet verme iddiasında.
Bir dönemin kent yöneticisi olan ve Bursa’da gerçekleştirdiği iletişim faaliyetleriyle sektörün kentteki önde gelen temsilcileri arasında yer alan Erdoğan Bilenser ile profesyonel iş hayatını, siyasete geçiş sürecini, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemden akıllarda kalan önemli projelerini, kurucusu olduğu firmaları, yeni yatırımlarını ve gelecek hedeflerini konuştuk.
Bursa kamuoyunun yakından tanıdığı ve gerek BUSİAD’a, gerekse BUSİAD’dan Bakış Dergisi’ne önemli katkıları olmuş birisiniz ancak sizi daha yakından tanımak isteyen okurlarımız için kendinizi tanıtabilir misiniz?
14 Ocak 1952 tarihinde Bursa’da doğdum. Üniversite dahil tüm öğrencilik yıllarımı Bursa’da geçirdim. İyi bir Bursalıyım. Sadece 8 aylık askerlik süreci için Bursa’dan ayrıldım. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. İş hayatına 1974 yılında Bursa Hakimiyet Gazetesinde başladım.
1976’da Barışçı Ajans’ı kurdum. 1987 yılında Rota Ofset’i ve ardından Türkiye’nin ilk yerel radyolarından olan Radyoaktif ve Uludağ FM’i faaliyete geçirdik. Kentin sosyal ve kültürel yaşamını yönlendiren çalışmaların içinde bulunan bir iletişimciydim ve bu yönüm dikkat çekmiş olacak ki siyasete girmem noktasında teklif aldım ve 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde Demokratik Sol Parti’den Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildim. Üç dönem Bursaspor başkanlığı görevinde bulundum. Türkiye Tarihi Kentler Birliği’nin kuruluş çalışmalarını yürüttüm ve kurucu başkanlığını üstlendim.
Özgeçmişim konu olduğunda BUSİAD’ın her zaman ayrı bir yeri vardır. Merhum Kurucu Başkan Doğan Ersöz gibi bir başkanla çalışmış olmak yaşamıma yön veren avantajlardan biridir. Kendisinin de teşviki ile BUSİAD Yönetim Kurulunda uzun yıllar çalışma şansı buldum. Ayrıca, BUSİAD’dan Bakış Dergisi’nin uzun yıllar Genel Yayın Yönetmenliğini de üstlendim ve çeşitli makaleler yazdım.
Bursa’da beni tanıyanlar, belediye başkanlığı görevimden ziyade kurumum Barışçı Ajans’ı pazarlama iletişimi konusunda Bursa’da ilk faaliyet gösteren kurum olarak bilir. Bizden önce de bu alanda uğraşan firmalar vardı ancak biz ayrı departmanları olan daha modern bir ajans oluşturduk ve bu şekilde geliştik. O nedenle Bursa’da sektördeki birçok insan Bursa’nın ilk reklam ajansı olduğumuzu düşünür.
Reklam ajansı faaliyetleri iş dünyası ile iç içe olduğu için kentte marka olmuş birçok kuruma Bursa’da hizmet verdik ve o markaların doğumu sırasında görev aldık. O nedenle iş dünyası ile sıkı ilişkilerim oldu. Bu iyi diyaloglarım beni belediye başkanlığı adaylığına taşımış oldu. Çalışmalarımızı izleyen ve siyasetin içinde olan insanlar, 1999 seçimlerinde “DSP’den büyükşehir belediye başkan adayımız olur musunuz?” dediler. Daha önce birçok belediye başkan adayının kampanya çalışmalarına destek verdiğim için kendi kampanyamı yönetmek de zor olmadı. Elde ettiğim başarıyı da kampanyanın rasyonelliğine bağlıyorum.
Profesyonel iş hayatına geçiş süreciniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Lise eğitimimi tamamladıktan sonra çalışma hayatına başladım. Üniversitede okurken de çalışıyordum. İlk profesyonelce çalıştığım yer Bursa Hakimiyet Gazetesi idi. Gazetede reklam servisiyle ilgileniyordum. Reklamcılığa önceden beri ilgim vardı. Daha lise yıllarından beri reklamcılık ve tanıtım işlerine ilgi duyuyordum. 1974’de başladığım gazetedeki görevimden ayrılarak 1976’da Barışçı Ajans’ı kurdum. Ajansımız 5 yıl içinde yani 1980’li yılların başında kendi sektöründe Türkiye’nin İstanbul dışında en çok ciro yapan ve istihdam sağlayan firması oldu. Bu çok hızlı bir büyüme anlamına geliyordu. Bunda Bursa’nın o yıllarda sanayideki atılımının ve gelişiminin payı büyüktür. Adeta Bursa ile beraber büyüdük diyebilirim. Hatta o dönem bir program için Bursa’ya gelen merhum Başbakan Turgut Özal da bu alandaki başarımızdan dolayı Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin bir ödül töreninde bana plaket takdim etmişti.
Profesyonel iş hayatından siyasete geçişiniz nasıl oldu?
İş dünyasından geliyor olmam belediye başkanlığı sürecinde bana çok fazla avantaj sağladı. Belediye yönetiminde o döneme dek çok fazla dillendirilmeyen ve kullanılmayan kavramları kullanma şansı yakaladık. Örneğin toplam kalite yönetimi çalışmaları ilk kez bizim dönemimizde belediye ve bağlı kurumlar, ISO kalite belgesini almaya hak kazandılar. Böylece vatandaş memnuniyeti ön plana çıktı. Özel sektör deneyimi meselelere daha farklı bakmanızı sağlıyor. Özel sektörden gelen, Bursa’nın önemli kurumlarında üst düzey yönetici olarak görev yapan insanlarla, yani daha önce hiç siyasetle uğraşmamış kişilerle yola çıktık. Özel sektördeki yöneticilik tecrübemizi belediyeciliğe aktarınca önemli avantajlar elde ettik ve bu avantajları Bursa’nın lehine kullandık. Bursa’da uzun yıllar konuşulan hafif raylı sistem taşımacılık projesi olan Bursaray’ı 1999 yılında yaşanan deprem ve sonrasındaki ekonomik krizlere rağmen 3,5 yılda bitirme başarısı gösterdik.
Bursa’da 1999-2004 yılları arasında Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüttünüz. Bu dönemde Bursa adına hayata geçirdiğiniz ve en çok akılda kalan çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bence Bursaray projesinin bitirilmesi oldukça önemliydi, çünkü idealimizdi yani olmazsa olmazımızdı. Bunun dışında köprülü kavşakların yapımı, belediyecilikte “Önce İnsan” felsefesinin yerleştirilmesi, Tarihi Kentler Birliği’nin kurulması, tarihi ve kültürel mirasın korunarak yaşatılmasında öncülük edilmesi ve bu amaçla Türkiye’nin ilk kent müzesinin yapılması, kaçak yapılaşmanın durdurulması, Avrupa Sağlıklı Kentler Birliği’ne üye olunması, hava, su ve toprak kirliliği ile mücadele kapsamında Bursa’da ilk kez sıvı atıkların arıtılması için tesislerin kurulması binlerce gence kentlilik bilinci kazandıran Kent Gönüllüleri Gençlik Kampı’nın kurulması gibi çalışmalar belediye tarihindeki yerini aldı diyebilirim. Kenti tek başına değil ekip ile yönetme anlayışını benimsedik. Çevre duyarlılığı, sosyal yönetim anlayışı, yoksullukla mücadele, demokrasi ve barış kavramlarına da fazlasıyla önem vermeye çalıştık.
Bursa’nın marka kent haline gelmesine kent yöneticisi olarak 2000’li yılların başından itibaren önemli katkılarınız oldu. Doğduğundan bu yana Bursa’da yaşayan biri olarak gelinen noktada kentin marka kent olma vizyonu ve kat ettiği mesafe adına neler söyleyebilirsiniz?
Marka kent kavramını Türkiye’de o kadar çok şehir kullanıyor ki, hatta bazı ilçeler bile ilçelerinin marka kent olduğunu söylüyor. Bu kavram, içi doldurulması gereken bir kavram. Bir kentin marka kent olması için çok hikayesinin olması gerekiyor.
Markaların da hikayeleri vardır ve markalar bu hikayeler üzerinde durur. Bursa çok özellikli bir kent olmasına rağmen bu hikayelerin içini olması gerektiği kadar dolduramamış. Bu konuda bir amaç birliği içinde olmak gerek. Oysa, Bursa bu konuya fazlaca yoğunlaşamamış bir kent görünümünde. Bugünkü Bursa’nın ekonomik gücüne baktığımızda bölgemizde ya da dünyada nesi ile tanındığını söyleyebiliriz? Bursa dendiğinde akla ilk ne geliyor? Hiçbirimiz net bir şeyler söylemez bu konuda. Bursa, yüzyıllar boyu Dünya’ya hükmetmiş Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti. Bursa’nın en önemli özelliği bu ama bu özelliğini bile dünyaya yeteri kadar anlatabilmiş değiliz.
Bursa, Osmanlı devlet geleneğinin başladığı kent olarak biliniyor. Bu konu, Bursa’ya gelen herkese bir heyecan vermeli.
Bursa’nın en güçlü taraflarını alarak kenti marka kent yapabiliriz. Ancak markanın olumsuzlukları varsa da önce o olumsuzlukları ortadan kaldırmak gerek. Bir kenti değerlendirirken yaşanabilir kent kriterlerini düşünmemiz lazım. Büyükşehir Belediyesi’nin bu konudaki çalışmalarını ilgi ile izliyorum.
BUSİAD’ın da bu yönde çok önemli girişimleri var. Özellikle çevrenin korunması adına BUSİAD uzmanlık grupları önemli uyarılar yapıyor. Herkes sanayiyi daha da büyütelim derken BUSİAD, “Sürdürülebilir kalkınma kriterleri kapsamında sanayiyi büyütelim” diyor. Yani sürecin sürdürülebilir olması ve doğal kaynaklarımızın gelecek nesillere aktarılması adına duyarlılık gösteriyor. Kentin önemli kaynakları olan başka kurumları da var. Tüm bu değerler birlikte hareket etmeli ve geleceğe ortaklaşa sahip çıkılmalı.
Kentin yakın tarihindeki iletişim çalışmaları serüvenine önemli katkılarınız oldu. Gelinen noktada sektördeki faaliyetleriniz ve sahip olduğunuz firmalar hakkında bilgi vererek, firmalarınızdaki çalışan sayısını ve geleceğe dönük hedeflerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Barışçı Ajans, 41. yılında da reklamcılık faaliyetlerini sürdürüyor ve kentin önemli kurumlarına hizmet veriyor ancak şu an grubumuzun amiral gemisi Rota Ofset.
Rota Ofset şu an iddia ile üzerinde durduğumuz, yeni yatırımlar yaptığımız ve yeni hedefleri olan bir şirketimiz. Bünyesinde 60’ın üzerinde arkadaşımız görev yapıyor. Son dönemde matbaa çalışmalarına daha fazla yoğunlaştık diyebilirim.
2016 yılında matbaacılık alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından olan Drupa fuarına katıldık. Yeni yatırım yapmak amacıyla gittiğimiz fuardan önemli bağlantılarla döndük. Yaptığımız bu yatırımlar sayesinde mevcut baskı ve baskı sonrası sistemlerini güçlendirerek ambalaj ve kutu üretimi konusunda Bursa ve bölgesinin önemli bir kurumu haline geldik. Bu açıdan bakıldığında matbaa ve ambalaj hizmetlerinde elimizi oldukça güçlendirdiğimizi söyleyebilirim. Bu yatırımımızla sadece Bursa’ya değil, bölgemize de hizmet verecek konumdayız.
Bugüne dek gerek mesleki kariyerinizde gerek Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığınız dönemde birbirinden değerli başarılara imza atarak önemli ödüller aldınız. Bu ödüller hakkında da kısaca bilgi verebilir misiniz? 1976 yılında Barışçı Ajans’ı kurdum ve buradaki çalışmalarımdan dolayı 1985 yılında “Başarılı Reklamcı” ödülünü kazandım. Ödülü dönemin Başbakanı merhum Turgut Özal’ın elinden almıştım. 25 yıl boyunca Anadolu’nun en büyük reklam ajansının ve 100’ü aşkın kişinin istihdam edildiği şirketlerimizin kurucusu ve yöneticisi olarak gerçekleştirdiğimiz çalışmalardan ötürü 1998 yılında da BUTİVAK tarafından Yılın Başarılı İşadamı Ödülüne layık görüldüm.
2001 yılında Ankara merkezli Siyaset Dergisi tarafından Yılın En Başarılı Büyükşehir Belediye Başkanı seçildim. 2003 yılında yurt genelinde yayın yapan Şehir ve Başkan Dergisi de “Türkiye’nin En Başarılı Belediye Başkanı” unvanına beni layık gördü. Bunların yanında Belçika’nın başkenti Brüksel’de Bursaray projesinin başarısı nedeniyle belediye nezdinde aldığımız kurumsal ödül de son derece önemlidir benim için.
1999 yılında tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşayan Bursaspor’a kentin ileri gelenleriyle birlikte sahip çıkarak yapılan genel kurul sonrası başkan seçildiniz. O dönemde yaşadıklarınızı kısaca bizimle paylaşarak, Bursaspor’un bugün yaşadığı olumsuzluklar hakkındaki düşüncelerinizi aktarabilir misiniz?
Bir belediye başkanı tüm birikim ve enerjisini kentin daha iyi yönetilmesi için harcaması gerekir. Bu nedenle ayrıca Bursaspor’a da başkan olmak istemiyordum. Fakat Bursaspor da Bursa için vazgeçilmez bir değerdi. O günler Bursaspor zor bir süreçten geçiyordu ve kimse kulüp başkanlığına aday olmuyordu.
Kentteki iş adamlarının da talebiyle ancak onlarla birlikte olmak şartıyla görevi kabul ettim. Kentin önde gelen birçok sanayicisi ve iş adamı bu sürece destek verdi. Bu insanlar çok önemli fedakarlıklar yaptı ve kulübe destek olmak adına bağışladıkları paraları hiçbir zaman geri istemedi.
Bursaspor bu süreçte sportif olarak çok başarılı sonuçlar elde edemedi belki ama itibarını geri kazanmış oldu. Ayrıca mali yapısını da düzeltti. Bu süreçte mevcut Özlüce Tesislerinin yapımına başlandı. Sonra takım Türkiye 1. Liginde şampiyon bile oldu. Ben bu şampiyonluğa aradan geçen yıllara rağmen o dönemdeki yönetimin ve Özlüce Tesislerinin katkısı olduğuna inanıyorum. Takım o süreçte 3. lige dahi düşebilirdi. O nedenle o dönemde bizimle birlikte takıma destek veren herkese minnettarım ve onları her gördüğümde teşekkür ederim.
Takımın geçtiğimiz sezonki sorunlarıyla ilgili olarak da bu tür inişler ve çıkışların olabileceğini söyleyebilirim. Tabi ki daima üst sıralarda olmak tüm kenti mutlu eder ancak özellikle Türkiye’deki Anadolu takımlarının inişleri ve çıkışları hep oluyor. Bursaspor da her ne kadar bir Anadolu takımı olsa da farklılığı var. Bir kere şampiyonluk yaşamış bir takım ve Türkiye’nin 3. büyük ekonomisine sahip bir kentin gücü bu takımın arkasında.
Bursa ve Bursaspor sizin için ne ifade ediyor?
Bursa gerçekten dünyanın bunca özelliği elinde bulundurması açısından ayrı bir kenttir. Marka olmak için elinde birçok değeri bulunduruyor.
Çok az kentte böylesi tarihi, kültürel, ekonomik değerler ve doğal zenginlikler bir arada bulunur. Bunca değeri bir arada bulunduran bir kenttir Bursa ve bu nedenle Bursa’ya çok iyi bakmamız ve kent ile ilgili verilen kararlarda çok dikkatli olmamız gerekir. Kentle ilgili kararları tüm kent dinamikleri ile birlikte almamız şart. Bursa’yı geleceğe taşıyan kararlar bunlar.
Bursa bundan sonraki süreçte Cumhuriyet döneminden bu yana en önemli yıllarını yaşayacak. Yapımı devam eden İstanbul-İzmir Otoyolu etkilerini ilerleyen yıllarda hissettirecek. Bunu iyi kullanırsanız fırsat, kötü kullanırsanız kriz olabilir. Bursa’nın yapması gereken çok şey var. Valilik, belediyeler, üniversiteler, STK’lar ve diğer kent dinamiklerine büyük görevler düşüyor. Birlikte Bursa’nın geleceğini planlamak çok önemli. İpek yolundan sonra Bursa için çok önemli bir yol projesi olacak. Bu yol ilk etapta kenti batıya ve güneye bağlayacak, belki sonra da doğuya da bağlayan bir yol haline gelecek.
Biraz da özel ilgi alanlarınıza değinir misiniz?
Bursa için yapacaklarımın bitmediğini düşünüyorum. Bu nedenle 8500 yıllık bir kent olan Bursa’nın önemli özelliklerini öne çıkaran kitaplar yapmayı düşündüm. Birinci kitap olan “Prusia’dan Bursa’ya” 8500 Yıldır Üreten Kent. Yapı Kredi Yayınları’ndan 2014’te çıktı. Çok da ilgi gördü. Şimdi yine Bursa ile ilgili bir kitabı hazırlıyorum.
Son yıllarda yelken uğraşım öne çıktı diyebilirim. Yaklaşık 30 yıldır denizlerdeyim ve bunun son 15 yılını yelken sporuna zaman ayırarak geçiriyorum. Mütevazi denebilecek yelkenli bir teknem var ve fırsat buldukça onunla zaman geçirmeye çalışıyorum. Gerek spor gerek dinlenme açısından benim için oldukça önemli. Ayrıca amatör pilot sertifikam var. Gençlik yıllarımda da Bursaspor’da atletizm sporu yaptım ve 100-200 metrede koştum.
Gençlere ve genç girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Gençler için şu an önemli bir şans var bizim dönemimize göre. O da bilgiye kolay ulaşma şansı. Belli hedefi olan gençler istedikleri bilgiyi bulup o bilgiyi kullanma şansına sahipler. Günümüzde bilgiyi bulmak kolay gibi görünüyor ancak gençlerin doğru karar vermeleri ve hedefleri seçerken de yeteneklerine göre seçmeleri gerekiyor. Yakında Endüstri 4.0 ile robotik üretime geçme ve dijital dünyaya entegre olma söz konusu olacak ama bir işe odaklanma ve o işi sonuna kadar takip etme konusundaki değerlerin hiç bir zaman kaybolmayacağı düşüncesindeyim. Olanaklar ne kadar artsa da işe odaklanma ve işin takipçisi olma en önemli süreç olmaya devam edecek.
BUSİAD üyeliğiniz ve dernekteki görevleriniz hakkında da bilgi verebilir misiniz?
BUSİAD’a üye olmadan da merhum Doğan Ersöz’le BUSİAD’ın iletişim çalışmaları adına bir araya geliyorduk. Şu an bu satırların yer aldığı BUSİAD’ın yayın organı olan Bakış Dergisi’nin bugünkü konseptinin belirlenmesinde de görev aldım. Dergi, o yıllardan bu yana aynı çizgide yoluna devam ediyor.
Bu süreçte Doğan Ersöz’ün de önerisi ile derneğe 1986 yılında üye oldum ve yaşamı boyunca merhum Doğan Ersöz’ün önde gelen çalışma arkadaşları arasında yer aldım. Yönetim Kurulunda çalışırken, O’nun yönetim biçiminden ve insan ilişkilerinden çok etkilendim. Hala bazı uygulamalarımda onu örnek alırım.
Rahmetlinin Mevlana felsefesine yakın bir düşünce ve yaşam tarzı vardı. Kendisini fazlasıyla önemserim ve arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde hala sohbetlerimizin önemli bir bölümünü Doğan Ersöz oluşturur. Nur içinde yatsın diyorum.
BUSİAD Eski Başkanlarından Erol Türkün döneminde de dernekte genel sekreter olarak görev yaptım.
BUSİAD dışında diğer sivil toplum örgütlerindeki faaliyetleriniz hakkında da bilgi verebilir misiniz?
BUSİAD dışında Bursa Rotary Kulübü, Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Mütevelli Heyeti Üyeliği, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Mezunlar Derneği üyeliğinin yan sıra Kurucu Başkanı olduğum Tarihi Kentler Birliği’nde danışma kurulu üyeliğim devam ediyor.
Orası çok önemsediğim bir kurum. Yaptıkları çalışmalardan mutluluk ve gurur duyuyorum. Bana göre Türkiye’nin kamu-sivil iş birliği ile ilerleyen en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri.
Değerli vaktinizi bizlere ayırdığımız için teşekkür ederiz. Dergimizin bu günlere ulaşması adına verdiğiniz destek için de ayrıca teşekkürlerimizi sunmak isteriz. Eklemek istediğiniz başka bir konu var mıdır?
Ben de bu keyifli sohbet için teşekkür eder, BUSİAD’dan Bakış Dergisi’ne başarılar dilerim.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini üstlendiği 1999-2004 yılları arasında, kentin geleceğe dönük önemli kazanımlar elde etmesi adına büyük gayret sarf eden ve hayata geçirdiği tüm projelerde ekip çalışması ruhunu benimseyen Erdoğan Bilenser, özellikle “Bursaray’ı kente kazandıran Başkan” olarak anılıyor.
Görev yaptığı dönemde kent sorunlarının çözümü noktasında önemli çalışmalar yapan, kültür-sanat etkinliklerinin halka ulaşması adına örnek adımlar atan Bilenser, belediye yönetiminde “Önce İnsan” prensibine her zaman değer verdi.
Elde ettiği başarıların ve bu başarıları taçlandıran çeşitli ödüllerin ardından yeniden aday olmadan görevini ekibiyle birlikte bırakarak, profesyonel iş hayatına geri dönen Bilenser, 2004 yılından bu yana sektördeki faaliyetlerine devam ediyor.
Bilenser, bu yıl 41. yılını kutlayan Barışçı Ajans’ın yanı sıra 30 yıllık tecrübeye sahip olan ve 2016’daki yeni yatırımlarıyla ambalaj-kutu işine de giren Rota Ofset’i yönetiyor. Bilenser, Rota Ofset’in bu yatırımıyla sadece Bursa’ya değil, bölgeye de hizmet verme iddiasında.
Bir dönemin kent yöneticisi olan ve Bursa’da gerçekleştirdiği iletişim faaliyetleriyle sektörün kentteki önde gelen temsilcileri arasında yer alan Erdoğan Bilenser ile profesyonel iş hayatını, siyasete geçiş sürecini, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemden akıllarda kalan önemli projelerini, kurucusu olduğu firmaları, yeni yatırımlarını ve gelecek hedeflerini konuştuk.
Bursa kamuoyunun yakından tanıdığı ve gerek BUSİAD’a, gerekse BUSİAD’dan Bakış Dergisi’ne önemli katkıları olmuş birisiniz ancak sizi daha yakından tanımak isteyen okurlarımız için kendinizi tanıtabilir misiniz?
14 Ocak 1952 tarihinde Bursa’da doğdum. Üniversite dahil tüm öğrencilik yıllarımı Bursa’da geçirdim. İyi bir Bursalıyım. Sadece 8 aylık askerlik süreci için Bursa’dan ayrıldım. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. İş hayatına 1974 yılında Bursa Hakimiyet Gazetesinde başladım.
1976’da Barışçı Ajans’ı kurdum. 1987 yılında Rota Ofset’i ve ardından Türkiye’nin ilk yerel radyolarından olan Radyoaktif ve Uludağ FM’i faaliyete geçirdik. Kentin sosyal ve kültürel yaşamını yönlendiren çalışmaların içinde bulunan bir iletişimciydim ve bu yönüm dikkat çekmiş olacak ki siyasete girmem noktasında teklif aldım ve 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde Demokratik Sol Parti’den Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildim. Üç dönem Bursaspor başkanlığı görevinde bulundum. Türkiye Tarihi Kentler Birliği’nin kuruluş çalışmalarını yürüttüm ve kurucu başkanlığını üstlendim.
Özgeçmişim konu olduğunda BUSİAD’ın her zaman ayrı bir yeri vardır. Merhum Kurucu Başkan Doğan Ersöz gibi bir başkanla çalışmış olmak yaşamıma yön veren avantajlardan biridir. Kendisinin de teşviki ile BUSİAD Yönetim Kurulunda uzun yıllar çalışma şansı buldum. Ayrıca, BUSİAD’dan Bakış Dergisi’nin uzun yıllar Genel Yayın Yönetmenliğini de üstlendim ve çeşitli makaleler yazdım.
Bursa’da beni tanıyanlar, belediye başkanlığı görevimden ziyade kurumum Barışçı Ajans’ı pazarlama iletişimi konusunda Bursa’da ilk faaliyet gösteren kurum olarak bilir. Bizden önce de bu alanda uğraşan firmalar vardı ancak biz ayrı departmanları olan daha modern bir ajans oluşturduk ve bu şekilde geliştik. O nedenle Bursa’da sektördeki birçok insan Bursa’nın ilk reklam ajansı olduğumuzu düşünür.
Reklam ajansı faaliyetleri iş dünyası ile iç içe olduğu için kentte marka olmuş birçok kuruma Bursa’da hizmet verdik ve o markaların doğumu sırasında görev aldık. O nedenle iş dünyası ile sıkı ilişkilerim oldu. Bu iyi diyaloglarım beni belediye başkanlığı adaylığına taşımış oldu. Çalışmalarımızı izleyen ve siyasetin içinde olan insanlar, 1999 seçimlerinde “DSP’den büyükşehir belediye başkan adayımız olur musunuz?” dediler. Daha önce birçok belediye başkan adayının kampanya çalışmalarına destek verdiğim için kendi kampanyamı yönetmek de zor olmadı. Elde ettiğim başarıyı da kampanyanın rasyonelliğine bağlıyorum.
Profesyonel iş hayatına geçiş süreciniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Lise eğitimimi tamamladıktan sonra çalışma hayatına başladım. Üniversitede okurken de çalışıyordum. İlk profesyonelce çalıştığım yer Bursa Hakimiyet Gazetesi idi. Gazetede reklam servisiyle ilgileniyordum. Reklamcılığa önceden beri ilgim vardı. Daha lise yıllarından beri reklamcılık ve tanıtım işlerine ilgi duyuyordum. 1974’de başladığım gazetedeki görevimden ayrılarak 1976’da Barışçı Ajans’ı kurdum. Ajansımız 5 yıl içinde yani 1980’li yılların başında kendi sektöründe Türkiye’nin İstanbul dışında en çok ciro yapan ve istihdam sağlayan firması oldu. Bu çok hızlı bir büyüme anlamına geliyordu. Bunda Bursa’nın o yıllarda sanayideki atılımının ve gelişiminin payı büyüktür. Adeta Bursa ile beraber büyüdük diyebilirim. Hatta o dönem bir program için Bursa’ya gelen merhum Başbakan Turgut Özal da bu alandaki başarımızdan dolayı Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin bir ödül töreninde bana plaket takdim etmişti.
Profesyonel iş hayatından siyasete geçişiniz nasıl oldu?
İş dünyasından geliyor olmam belediye başkanlığı sürecinde bana çok fazla avantaj sağladı. Belediye yönetiminde o döneme dek çok fazla dillendirilmeyen ve kullanılmayan kavramları kullanma şansı yakaladık. Örneğin toplam kalite yönetimi çalışmaları ilk kez bizim dönemimizde belediye ve bağlı kurumlar, ISO kalite belgesini almaya hak kazandılar. Böylece vatandaş memnuniyeti ön plana çıktı. Özel sektör deneyimi meselelere daha farklı bakmanızı sağlıyor. Özel sektörden gelen, Bursa’nın önemli kurumlarında üst düzey yönetici olarak görev yapan insanlarla, yani daha önce hiç siyasetle uğraşmamış kişilerle yola çıktık. Özel sektördeki yöneticilik tecrübemizi belediyeciliğe aktarınca önemli avantajlar elde ettik ve bu avantajları Bursa’nın lehine kullandık. Bursa’da uzun yıllar konuşulan hafif raylı sistem taşımacılık projesi olan Bursaray’ı 1999 yılında yaşanan deprem ve sonrasındaki ekonomik krizlere rağmen 3,5 yılda bitirme başarısı gösterdik.
Bursa’da 1999-2004 yılları arasında Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüttünüz. Bu dönemde Bursa adına hayata geçirdiğiniz ve en çok akılda kalan çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bence Bursaray projesinin bitirilmesi oldukça önemliydi, çünkü idealimizdi yani olmazsa olmazımızdı. Bunun dışında köprülü kavşakların yapımı, belediyecilikte “Önce İnsan” felsefesinin yerleştirilmesi, Tarihi Kentler Birliği’nin kurulması, tarihi ve kültürel mirasın korunarak yaşatılmasında öncülük edilmesi ve bu amaçla Türkiye’nin ilk kent müzesinin yapılması, kaçak yapılaşmanın durdurulması, Avrupa Sağlıklı Kentler Birliği’ne üye olunması, hava, su ve toprak kirliliği ile mücadele kapsamında Bursa’da ilk kez sıvı atıkların arıtılması için tesislerin kurulması binlerce gence kentlilik bilinci kazandıran Kent Gönüllüleri Gençlik Kampı’nın kurulması gibi çalışmalar belediye tarihindeki yerini aldı diyebilirim. Kenti tek başına değil ekip ile yönetme anlayışını benimsedik. Çevre duyarlılığı, sosyal yönetim anlayışı, yoksullukla mücadele, demokrasi ve barış kavramlarına da fazlasıyla önem vermeye çalıştık.
Bursa’nın marka kent haline gelmesine kent yöneticisi olarak 2000’li yılların başından itibaren önemli katkılarınız oldu. Doğduğundan bu yana Bursa’da yaşayan biri olarak gelinen noktada kentin marka kent olma vizyonu ve kat ettiği mesafe adına neler söyleyebilirsiniz?
Marka kent kavramını Türkiye’de o kadar çok şehir kullanıyor ki, hatta bazı ilçeler bile ilçelerinin marka kent olduğunu söylüyor. Bu kavram, içi doldurulması gereken bir kavram. Bir kentin marka kent olması için çok hikayesinin olması gerekiyor.
Markaların da hikayeleri vardır ve markalar bu hikayeler üzerinde durur. Bursa çok özellikli bir kent olmasına rağmen bu hikayelerin içini olması gerektiği kadar dolduramamış. Bu konuda bir amaç birliği içinde olmak gerek. Oysa, Bursa bu konuya fazlaca yoğunlaşamamış bir kent görünümünde. Bugünkü Bursa’nın ekonomik gücüne baktığımızda bölgemizde ya da dünyada nesi ile tanındığını söyleyebiliriz? Bursa dendiğinde akla ilk ne geliyor? Hiçbirimiz net bir şeyler söylemez bu konuda. Bursa, yüzyıllar boyu Dünya’ya hükmetmiş Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti. Bursa’nın en önemli özelliği bu ama bu özelliğini bile dünyaya yeteri kadar anlatabilmiş değiliz.
Bursa, Osmanlı devlet geleneğinin başladığı kent olarak biliniyor. Bu konu, Bursa’ya gelen herkese bir heyecan vermeli.
Bursa’nın en güçlü taraflarını alarak kenti marka kent yapabiliriz. Ancak markanın olumsuzlukları varsa da önce o olumsuzlukları ortadan kaldırmak gerek. Bir kenti değerlendirirken yaşanabilir kent kriterlerini düşünmemiz lazım. Büyükşehir Belediyesi’nin bu konudaki çalışmalarını ilgi ile izliyorum.
BUSİAD’ın da bu yönde çok önemli girişimleri var. Özellikle çevrenin korunması adına BUSİAD uzmanlık grupları önemli uyarılar yapıyor. Herkes sanayiyi daha da büyütelim derken BUSİAD, “Sürdürülebilir kalkınma kriterleri kapsamında sanayiyi büyütelim” diyor. Yani sürecin sürdürülebilir olması ve doğal kaynaklarımızın gelecek nesillere aktarılması adına duyarlılık gösteriyor. Kentin önemli kaynakları olan başka kurumları da var. Tüm bu değerler birlikte hareket etmeli ve geleceğe ortaklaşa sahip çıkılmalı.
Kentin yakın tarihindeki iletişim çalışmaları serüvenine önemli katkılarınız oldu. Gelinen noktada sektördeki faaliyetleriniz ve sahip olduğunuz firmalar hakkında bilgi vererek, firmalarınızdaki çalışan sayısını ve geleceğe dönük hedeflerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Barışçı Ajans, 41. yılında da reklamcılık faaliyetlerini sürdürüyor ve kentin önemli kurumlarına hizmet veriyor ancak şu an grubumuzun amiral gemisi Rota Ofset.
Rota Ofset şu an iddia ile üzerinde durduğumuz, yeni yatırımlar yaptığımız ve yeni hedefleri olan bir şirketimiz. Bünyesinde 60’ın üzerinde arkadaşımız görev yapıyor. Son dönemde matbaa çalışmalarına daha fazla yoğunlaştık diyebilirim.
2016 yılında matbaacılık alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından olan Drupa fuarına katıldık. Yeni yatırım yapmak amacıyla gittiğimiz fuardan önemli bağlantılarla döndük. Yaptığımız bu yatırımlar sayesinde mevcut baskı ve baskı sonrası sistemlerini güçlendirerek ambalaj ve kutu üretimi konusunda Bursa ve bölgesinin önemli bir kurumu haline geldik. Bu açıdan bakıldığında matbaa ve ambalaj hizmetlerinde elimizi oldukça güçlendirdiğimizi söyleyebilirim. Bu yatırımımızla sadece Bursa’ya değil, bölgemize de hizmet verecek konumdayız.
Bugüne dek gerek mesleki kariyerinizde gerek Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığınız dönemde birbirinden değerli başarılara imza atarak önemli ödüller aldınız. Bu ödüller hakkında da kısaca bilgi verebilir misiniz? 1976 yılında Barışçı Ajans’ı kurdum ve buradaki çalışmalarımdan dolayı 1985 yılında “Başarılı Reklamcı” ödülünü kazandım. Ödülü dönemin Başbakanı merhum Turgut Özal’ın elinden almıştım. 25 yıl boyunca Anadolu’nun en büyük reklam ajansının ve 100’ü aşkın kişinin istihdam edildiği şirketlerimizin kurucusu ve yöneticisi olarak gerçekleştirdiğimiz çalışmalardan ötürü 1998 yılında da BUTİVAK tarafından Yılın Başarılı İşadamı Ödülüne layık görüldüm.
2001 yılında Ankara merkezli Siyaset Dergisi tarafından Yılın En Başarılı Büyükşehir Belediye Başkanı seçildim. 2003 yılında yurt genelinde yayın yapan Şehir ve Başkan Dergisi de “Türkiye’nin En Başarılı Belediye Başkanı” unvanına beni layık gördü. Bunların yanında Belçika’nın başkenti Brüksel’de Bursaray projesinin başarısı nedeniyle belediye nezdinde aldığımız kurumsal ödül de son derece önemlidir benim için.
1999 yılında tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşayan Bursaspor’a kentin ileri gelenleriyle birlikte sahip çıkarak yapılan genel kurul sonrası başkan seçildiniz. O dönemde yaşadıklarınızı kısaca bizimle paylaşarak, Bursaspor’un bugün yaşadığı olumsuzluklar hakkındaki düşüncelerinizi aktarabilir misiniz?
Bir belediye başkanı tüm birikim ve enerjisini kentin daha iyi yönetilmesi için harcaması gerekir. Bu nedenle ayrıca Bursaspor’a da başkan olmak istemiyordum. Fakat Bursaspor da Bursa için vazgeçilmez bir değerdi. O günler Bursaspor zor bir süreçten geçiyordu ve kimse kulüp başkanlığına aday olmuyordu.
Kentteki iş adamlarının da talebiyle ancak onlarla birlikte olmak şartıyla görevi kabul ettim. Kentin önde gelen birçok sanayicisi ve iş adamı bu sürece destek verdi. Bu insanlar çok önemli fedakarlıklar yaptı ve kulübe destek olmak adına bağışladıkları paraları hiçbir zaman geri istemedi.
Bursaspor bu süreçte sportif olarak çok başarılı sonuçlar elde edemedi belki ama itibarını geri kazanmış oldu. Ayrıca mali yapısını da düzeltti. Bu süreçte mevcut Özlüce Tesislerinin yapımına başlandı. Sonra takım Türkiye 1. Liginde şampiyon bile oldu. Ben bu şampiyonluğa aradan geçen yıllara rağmen o dönemdeki yönetimin ve Özlüce Tesislerinin katkısı olduğuna inanıyorum. Takım o süreçte 3. lige dahi düşebilirdi. O nedenle o dönemde bizimle birlikte takıma destek veren herkese minnettarım ve onları her gördüğümde teşekkür ederim.
Takımın geçtiğimiz sezonki sorunlarıyla ilgili olarak da bu tür inişler ve çıkışların olabileceğini söyleyebilirim. Tabi ki daima üst sıralarda olmak tüm kenti mutlu eder ancak özellikle Türkiye’deki Anadolu takımlarının inişleri ve çıkışları hep oluyor. Bursaspor da her ne kadar bir Anadolu takımı olsa da farklılığı var. Bir kere şampiyonluk yaşamış bir takım ve Türkiye’nin 3. büyük ekonomisine sahip bir kentin gücü bu takımın arkasında.
Bursa ve Bursaspor sizin için ne ifade ediyor?
Bursa gerçekten dünyanın bunca özelliği elinde bulundurması açısından ayrı bir kenttir. Marka olmak için elinde birçok değeri bulunduruyor.
Çok az kentte böylesi tarihi, kültürel, ekonomik değerler ve doğal zenginlikler bir arada bulunur. Bunca değeri bir arada bulunduran bir kenttir Bursa ve bu nedenle Bursa’ya çok iyi bakmamız ve kent ile ilgili verilen kararlarda çok dikkatli olmamız gerekir. Kentle ilgili kararları tüm kent dinamikleri ile birlikte almamız şart. Bursa’yı geleceğe taşıyan kararlar bunlar.
Bursa bundan sonraki süreçte Cumhuriyet döneminden bu yana en önemli yıllarını yaşayacak. Yapımı devam eden İstanbul-İzmir Otoyolu etkilerini ilerleyen yıllarda hissettirecek. Bunu iyi kullanırsanız fırsat, kötü kullanırsanız kriz olabilir. Bursa’nın yapması gereken çok şey var. Valilik, belediyeler, üniversiteler, STK’lar ve diğer kent dinamiklerine büyük görevler düşüyor. Birlikte Bursa’nın geleceğini planlamak çok önemli. İpek yolundan sonra Bursa için çok önemli bir yol projesi olacak. Bu yol ilk etapta kenti batıya ve güneye bağlayacak, belki sonra da doğuya da bağlayan bir yol haline gelecek.
Biraz da özel ilgi alanlarınıza değinir misiniz?
Bursa için yapacaklarımın bitmediğini düşünüyorum. Bu nedenle 8500 yıllık bir kent olan Bursa’nın önemli özelliklerini öne çıkaran kitaplar yapmayı düşündüm. Birinci kitap olan “Prusia’dan Bursa’ya” 8500 Yıldır Üreten Kent. Yapı Kredi Yayınları’ndan 2014’te çıktı. Çok da ilgi gördü. Şimdi yine Bursa ile ilgili bir kitabı hazırlıyorum.
Son yıllarda yelken uğraşım öne çıktı diyebilirim. Yaklaşık 30 yıldır denizlerdeyim ve bunun son 15 yılını yelken sporuna zaman ayırarak geçiriyorum. Mütevazi denebilecek yelkenli bir teknem var ve fırsat buldukça onunla zaman geçirmeye çalışıyorum. Gerek spor gerek dinlenme açısından benim için oldukça önemli. Ayrıca amatör pilot sertifikam var. Gençlik yıllarımda da Bursaspor’da atletizm sporu yaptım ve 100-200 metrede koştum.
Gençlere ve genç girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Gençler için şu an önemli bir şans var bizim dönemimize göre. O da bilgiye kolay ulaşma şansı. Belli hedefi olan gençler istedikleri bilgiyi bulup o bilgiyi kullanma şansına sahipler. Günümüzde bilgiyi bulmak kolay gibi görünüyor ancak gençlerin doğru karar vermeleri ve hedefleri seçerken de yeteneklerine göre seçmeleri gerekiyor. Yakında Endüstri 4.0 ile robotik üretime geçme ve dijital dünyaya entegre olma söz konusu olacak ama bir işe odaklanma ve o işi sonuna kadar takip etme konusundaki değerlerin hiç bir zaman kaybolmayacağı düşüncesindeyim. Olanaklar ne kadar artsa da işe odaklanma ve işin takipçisi olma en önemli süreç olmaya devam edecek.
BUSİAD üyeliğiniz ve dernekteki görevleriniz hakkında da bilgi verebilir misiniz?
BUSİAD’a üye olmadan da merhum Doğan Ersöz’le BUSİAD’ın iletişim çalışmaları adına bir araya geliyorduk. Şu an bu satırların yer aldığı BUSİAD’ın yayın organı olan Bakış Dergisi’nin bugünkü konseptinin belirlenmesinde de görev aldım. Dergi, o yıllardan bu yana aynı çizgide yoluna devam ediyor.
Bu süreçte Doğan Ersöz’ün de önerisi ile derneğe 1986 yılında üye oldum ve yaşamı boyunca merhum Doğan Ersöz’ün önde gelen çalışma arkadaşları arasında yer aldım. Yönetim Kurulunda çalışırken, O’nun yönetim biçiminden ve insan ilişkilerinden çok etkilendim. Hala bazı uygulamalarımda onu örnek alırım.
Rahmetlinin Mevlana felsefesine yakın bir düşünce ve yaşam tarzı vardı. Kendisini fazlasıyla önemserim ve arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde hala sohbetlerimizin önemli bir bölümünü Doğan Ersöz oluşturur. Nur içinde yatsın diyorum.
BUSİAD Eski Başkanlarından Erol Türkün döneminde de dernekte genel sekreter olarak görev yaptım.
BUSİAD dışında diğer sivil toplum örgütlerindeki faaliyetleriniz hakkında da bilgi verebilir misiniz?
BUSİAD dışında Bursa Rotary Kulübü, Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Mütevelli Heyeti Üyeliği, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Mezunlar Derneği üyeliğinin yan sıra Kurucu Başkanı olduğum Tarihi Kentler Birliği’nde danışma kurulu üyeliğim devam ediyor.
Orası çok önemsediğim bir kurum. Yaptıkları çalışmalardan mutluluk ve gurur duyuyorum. Bana göre Türkiye’nin kamu-sivil iş birliği ile ilerleyen en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri.
Değerli vaktinizi bizlere ayırdığımız için teşekkür ederiz. Dergimizin bu günlere ulaşması adına verdiğiniz destek için de ayrıca teşekkürlerimizi sunmak isteriz. Eklemek istediğiniz başka bir konu var mıdır?
Ben de bu keyifli sohbet için teşekkür eder, BUSİAD’dan Bakış Dergisi’ne başarılar dilerim.
Bakış Dergisi / 140.Sayı
elete it, then start writing!
Hi, this is a comment.
To get started with moderating, editing, and deleting comments, please visit the Comments screen in the dashboard.
Commenter avatars come from Gravatar.